Teknemizi satın aldıktan sonra en eğlenceli kısım belki de ona isim vermektir.Marinada gezerken marka modellerinden çok onların isimlerini okumak çoğumuz için hobi haline gelmiştir. Komik isimler, yaratıcı isimler, bize umut veren isimler, okuyunca halatları çözüp denize açılmak hissi duyan isimler, saymakla bitmez yarattığı duyguları
Bütün bunların yanında dünya genelinde bir denizci geleneği vardır. Tekneye kadın ismi vermek. Peki bu denizcilik geleneği nerden gelmektedir? Gemilerin ilk defa “dişi“ olarak belirtilmesi Latincede ratlanmıştır. Latincede “navis” kelimesi “gemi” anlamına gelir.Navis kelimesi zamir olarak kullanıldığında ingilizcede olan “she” kelimesine denk gelir. İngilizceden örnek veriyorum çünkü Türkçemizde bu isim zamirlerinin cinsiyeti yoktur.İşin neden kısmına gelince hikayeler tarihe ve coğrafyaya kadar değişkenlik gösterir.
Eski Ahşap gemilerin bazılarında baş bodoslamada ahşap oyma kadın figürü bulunur, gemi gemiciyi varış noktasına götüren bir anne kucağı vazifesi görür. Onlara göre hırçın denizlerden koruyan anne figürü aynı zamanda bir yol göstericidir.
Diğer birhikayede Anglosakson dönemie denk gelir. Bu döneminde gemilerde yalnızca erkekler çalışırdı. Bu denizciler, gemilerin estetik bakımdan çok seksi olduklarını düşünürlerdi. Bu yüzden onları kadın olarak görürlerdi. Buradaki en büyük fark kadının anne figüründen seksi bir kadın figürüne dönüşmesidir.
Aslında bu konuyla denizciler kadar dilbiliciler de ilgilenmiştir. Bu onların çözmesi gereken bir sorun haline gelmiştir. Bunun gelenekten kaynaklandığını düşünen İngiliz dilbilimciler kendi sözlüklerinede gemileri özne olarak “she” olarak kaydetmişlerdir. Bu ilginçtir çünkü bildiğiniz gibi cansız nesnelerin çoğu “it” olarak adlandırılır.
Bir düşünceye göre ise gemiler tam olarak kadın değildir ama feminen bir yapıya sahiptir. Feminen, akışın içindeki dinamizmdir, Önceden tahmin edilemez denizdeki hava gibi, Hareket esastır denizin akışı gibi, bütünlük içerisindedir birbirini tamamlar, Tekneler dalgalı denizde dans ederler aynı bir kadın gibi. Bir döngü içerisindedirler, Ay’ın 30 gunluk zaman içerisindeki döngüsü ve onun sayesinde olan gelgitler gibi. Gemilere kadın demek yerine feminen olarak tanımlayan fikir düşünce olarak hepsini kapsamaktadır
İkinci Dünya Savaşına gelindiğinde Amerikalı Amiral Nimitz, Gemilerini kadına benzetir çünkü sürekli sizden ilgi ister, bakım ister ve nazik kırılganlardır, Bir savaş aracına göre çok farklıdır, ilgiyle yaklaşılması gerekir o yüzden maliyeti yüksektir.
Gördüğümüz üzere yaklaşımlar farklıdır, zamana coğrafyaya bağlı olarak çeşitlilik gösterir, sonuçta hepsi aynı yola çıkar. Kimisi gemisini bir Anne kucağı, kimisi seksi bir kadın, kimisi çok ilgi isteyen bir dişi, bazıları ise denizen parçası olan feminen bir araç olarak görmüştür.
Soner ÖZEK
Yazı Editörü: Oya ATALAY